Bu söz, özümü anlatmaya yetiyor.
Bu söz, ortak bir tarihe, ortak bir kadere sahip iki kardeş
ülkeyi ifade etmeye yetiyor. Biz, ‘aynıyız’ Gazi Atatürk,
bir büyük coğrafyayı, o coğrafya üzerindeki medeniyetin
mensuplarını dile getiren şiirinde gönüllerimizi titretir;
“Asya'nın ortasında Oğuz oğulları,
Avrupa' nın Alpler' inde Oğuz torunları,
Doğudan çıkan biz, batıda yine biz;
Nerde olsa, ne olsa kendimizi biliriz.”
‘—Kendimizi biliriz’ sözünde,
özüne güvenen yürekli bir ses vardır. İşte, bu milleti diri
yapan, iri yapan, güçlü bir irade sahibi yapan o sesde;
‘—hürriyet karekterimiz’ olmuştur. Herşeye tahammül etmişiz
ama, ‘—esarete’ asla!..
Elmas Yıldırım isminde;
Azerbaycan ve Türkiye’nin, ‘—ortak hatıraları ve ortak
hafızası’ vardır. 1907 yılında Bakü’nün Gala Beldesinde
dünyaya gözlerini açan Elmas Yıldırım, kaderi ilahi
Malatya’nın Gala kentinde hakka yürüyordu. Aziz hatırasına
ithaf ettiğim bir dörtlükte;
“Gala'dan Gala'ya köprü kurmuşum
Her iki Gala, yüreğim, can evim
Vatan sevgisi imanım demişim
Tutuşturur tüm cihanı alevim!”
Elmas Yıldırım ile birlikte, bir
asır öncesine ve o yılların tarihine birlikte yolculuk
yaptık. Azeri kardeşlerimizle ortak bir kaderi; acısıyla
sevinciyle ortak bir dünyayı ve o dünyanın felsefesini
paylaştığımızı gördük.
Bakü’nün kalbi olarak yâd edilen,
‘—şehitler meskeninde’ buram buram Anadolu kokusu vardır.
Azerbaycan’ın bağımsızlık mücadelesindeki, Mehmet’in
şahadetidir! Ne güzel bir yurttayız; "25 Mayıs–17
Kasım 1918 tarihleri arasında cereyan eden Kafkas
harekâtında 1.130 kişi, Azerbaycan'ın bağımsızlığı için
şehit oldu... Karabağ ve Dağıstan, düşman işgalinden
kurtuldu... 16 Eylül 1918'de Bakü'ye girildi." Bu yıllar,
sımsıcak duygularla Elli yıl. Yüz yıl. Yüz elli yıl.
Silinmez hatıralarıyla nesilden nesile bilinecektir.
İstiklâl Marşı Şairimiz Akif,
“Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım;/
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!” sözlerindeki
kükreyişi, Ahmet Cevat Ahundzade’nin yazdığı mısralarda
aynısıyla ternnüm ederiz; Azerbaycan, Azerbaycan!
Ey kahraman evladın şanlı vatanı!/ Senden otru can vermeye
cümle hazırız,/ Senden otru kan dökmeye cümle kadiriz.”
Her iki ülke, ortak bie sevdaya
gönül koyarak; böyle bir şahadet, Çanakkale’de, Kafkaslarda
omuz omuza aynı mübarek şerbeti içerek yaşamışlardır.
Azerbaycan’ın büyük Şairi, Ahmet Cevat Ahuntzade’nin
yazdığı, “-- Çırpınırdın karadeniz /Bakıp Türk'ün bayrağına/
Ah ölmeden bir görseydim/ Düşebilsem ayağına//Sırmalar
sarsam koluna/ İnciler dizsem yoluna/ Fırtınalar dursun ya
rab/ Yol ver Türk'ün bayrağına” mısraları bizlere bir dönemi
bir daha yâd ettirir.
Elmas Yıldırım ismi ile tarih
bütün canlılığı ile gözlerimizin önüne geldi. Şair ne diyor;
“İL GÖÇSÜN GÖÇTÜĞÜN VAKİT/YOL YANSIN GEÇTİĞİN VAKİT/
SUYUNDAN İÇTİĞİN VAKİT/KAYNAK SENDEN İNCİNMESİN//BURDAYIM DE
ARARLARSA/ DOĞRU SÖYLE SORARLARSA/TABUTUNA SARARLARSA/
BAYRAK SENDEN İNCİNMESİN”
Bu sevdayı bizlere, Hazarların
Şairi Elmas Yıldırım doğumunun 100. Yıldünümünde her iki
ülkeyi tek yürek yaparak bir daha yaşatıyor.
Bu bizlere, şairlerin bir milleti, bir ülkü
etrafında; birleştirici, derleyici, kaynaştırıcı gücünü
ortaya koyuyor.
Türk Dünyasının her biri aydınlık birer
meşale olarak andığı şairlerimizi Hazar Şiir Akşamlarında
buluşturan tarihi faaliyetin anlamının ne kadar büyük
olduğunu şimdi daha iyi anlıyoruz. Hazar Şiir Akşamları
bizlere, Türk Dünyasını, ortak düşünce mirasımızı tanış
kılmıştır. Gaspıralı İsmail’in büyük davası bu edebi
faaliyetlerle bir daha zamana aksetmiştir; “—Dil’de birlik,
fikir’de birlik, İş’te birlik” bir ortak meşale olmuştur.
İşte, o meşaleyi 1933–1952 yıllarında Elâzığ’da yakan bir
büyük muallim, bir büyük mütefekkir, Elmas Yıldırım’ın her
şiiri insanı ve asrını derinden etkilemiştir. Hürriyet ve
vatan sevdasını iliklerimizi sarsarcasına işlemiştir.
Elmas Yıldırım’ın mısralarında, baş eğmeyen
bir irade vardır. Hürriyet, vatan, Bayrak gibi sevdalar
onda, imandan bir cüzdür. Mısraları, bir yanardağ
öfkesindedir. Hele onun yıllar öncesinden söylediğimiz
şiirinde;
“Sormayın kimlerdenim, haralıyım, a dostlar,
Gönülden fırtınalı, boralıyım, a dostlar,
Kızıl bir kurşun aldım, yaralıyım a dostlar,
Cevrine tâb edersem dağları deleceğim;
Kurban kabul ederse, yolunda öleceğim...
Değmeyin, siz değmeyin, ta kalbimden
dağlıyım,
Ben dünyaya ün veren Altayların oğluyum,
O toprakta doğmuşum, o taprağa bağlıyım,
Istemem bir yabancı göz diksin bir taşına
Yol ver, yol ver konayım o dağların başına!..
Ey yıllarla uzaktan hasretini çektiğim,
Uğrunda gizli, gizli gözyaşları döktüğüm,
Hangi zalim, o benim kollarımı bükecek,
Hangi kuvvet o beni zincirlere çekecek?.”
Vatandan uzak kalışın kahredici
hasret ateşi ile birlikte, esarete karşı onurlu bir meydan
okuyuş vardır.
Azerbaycan bayrağında, bu
milletin ortak tarihi mevküresi, ne kadar canlı olarak
rüzgârlarla dalgalanır. Atatürk’ün, fikir babam dediği Ziya
Gökalp’ın, ‘—Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak’ kitabına
isim de olan hedefi; Azerbaycan’ın bayrağında; bir
milletin, ‘--hayat kumaşı’ oluyordu.
Azerbaycan’ın nüfusu ve demoğrafik yapısı da,
Anadolu Türkiyesine o kadar benzerlik taşır ki! Genç ve
dinamik nüfusuyla, Azerbaycan, Ulug Türkistan’ın parlayan
yıldızıdır.
Azerbaycan’ın sanat ve Edebiyat dünyası o
kadar zengindir ki, bu topraklara bir nev’i hayat iksiri
olmuşlardır. Getran TEBRiZi'dir. (1012–1088), Mehseti
GENCEVİ'dir, Hakani ŞİRVANi (1126–1199)’dir, Nizami
GENCEVİ'dir. (1141–1209), Nesimi’dir. (1369–1417),
Abdülkadir MERAĞAI (1353–1435), Şah İsmail HATAİ dir.
(1486–1524), FUZULÎ (1494–1556), SABIR (1862–1911), Hasan
Bey ZERDABl (1837–1907), Abdürrahim Talib TEBRiZl
(1834–1911), Necef Bey VEZiRLi (1854–1926), Celil
MEHMETKULUZADE (1866–1932), Feridun Bey KÖÇERLi (1863–1920)
Mehmet HADİ (1879–1920), Hüseyin CAVİT (1882–1944), Ahmet
CEVAT (1892–1937), Cafer CABBARLI (1899–1934) ve Mikail
MÜŞFİK (1908–1939), Üzeyir HACIBEYLi'dir. (1885–1948)
Kardeş Azerbaycan’la kurulan ilmi ve fikri
köprüler zaman içerisine; Bakü-Tiflis- Ceyhan boru hattı
gibi ekonomiye de yansıyacak; Kars’dan başlayacak demiryolu
ağlyla mesafeler ve gidiş gelişlerimiz daha da sıklaşacaktır
şüphesiz. Velhasılı, her iki ülkenin tarihi ve talihi ortak
rüyalarında kesişmektedir.