Divan Edebiyatı
denince ilk aklımıza, ‘saray kültürü’ gelir. Edebiyatımızın
6 asır boyunca, ‘zirve eserlerini’ çıkardığı; entelektüel
kültürümüze, ‘zirve şahsiyetleri’ kazandırdığı; kendisine
özgü düşünce,biçim, zevk, estetik ve motifleri ile bu
milletin edebi zenginliğinin bir farklı yüzüdür!..
F.Ü.
Fen-Edebiyat Fakültesi Öğretim Görevlilerinden Prof. Dr.
Ahmet Buran iye Doç. Dr Ali Yıldırım’ın büyük bir titizlikle
yayına hazırladığı eser; ‘—Bedri Yücesu’ Eser, Manas
Yayınları arasında; 15 Aralık 2006 Tarihinde yapılacak;
Elazığ Valiliğinin himayelerinde, Elazığ Belediye
Başkanlığı, F.Ü. Rektörlüğü, Elazığ Müftülüğü ve Elazığ
Ticaret Borsasının müşterek düzenleyeceği bir tanıtımla,
‘—okuyucusu ile buluşacak’
Eserin
önsözünde şu düşüncelere yer veriliyor; “Osmanlı Devletine
başkentlik yapmış olan İstanbul’un kültürümüzün bir parçası
olan Divan edebiyatına da başkentlik yaptığını biliyoruz.
Ancak Divan edebiyatı sadece İstanbul ile sınırlı kalmayıp
başta şehzade şehirleri olan Amasya, Manisa, Trabzon olmak
üzere eski kültür merkezlerimizden Konya, Bursa, Diyarbakır,
Edirne, Üsküp, Prizren vs gibi yerlerde kök salıp, gelişerek
edebî mahfiller oluşturmuştur. İşte böyle bir edebî muhitin
oluştuğu yerlerden birisi de Harput’tur. Harput’un bu alanda
ne derecede önemli bir yere sahip olduğunu, Divan edebiyatı
örneklerini günümüze kadar getirmesinden anlıyoruz.”
Harput’ta son divan şairi/veya temsilcisi olarak edebiyat
tarihimize geçen bir sima, Mehmet Bedri Yücesu, 1902 yılında
Harput’ta dünyaya gelmiştir. Bedri Yücesu’yu bizler,
—Tarihi Harput
Saray Hatun Camisinin İmamı olarak biliyoruz! Rahmetli
Yücesu’nun dedesi de, Harput Müftülüğü ve Saray Hatun Camii
vaizliği yapmış olan, Hacı Halim Efendi olduğunu
öğreniyoruz.
Bedri
Hoca’nın edebi şahsiyeti hakkında eserde şu bilgilere yer
veriliyor; “Tanzimat (1839) ile başlattığımız edebî
yeniliğimiz, 20. yüzyılın başlarında artık tamamen farklı
bir karakter kazanmıştı. Ancak eski zevk ve anlayış
bütünüyle terk edilmemiş, unutulmamıştı. İşte M. Bedri
Yücesu, bu ara dönemde yaşayan ve iki anlayışı da tanıma ve
yaşama imkânı bulan bir şairdir.”
Şiirlerinde, ‘Arapça ve Farsça terkipleri’ rahatlıkla
işleyen M. Bedri Yücesu; Gazel, kaside, müstezat gibi nazım
şekillerini şiirinde ustalıkla kullandığını görüyoruz. Şunu
da görüyoruz; Sn. Yücesu şiirlerinde, ‘günümüz Türkçe sini’
kullanmanın yanında; mahalli kelimeleri ve ata sözlerimizi
ve deyimlerimizi de eserine taşımıştır.
Böyle
bir eseri Türk Edebiyatına kazandıran, Prof. Dr. Ahmet Buran
bizlere, Bedri Yücesu’nun, ‘—tahmislerde şekil ve muhteva
bakımından oldukça zengin ve başarılı olduğunu belirttiler’
“Reftârına aldanma
sakın fettân-ı cihândır
Bülbül gibi söz
atmada hem tûtî-zebândır
Her yana kılmaz
nazarı amma ki yamândır
Zahm açmada
müjgânları tîr-i kemândır
Bî-rahmdir kan
dökmede cellâd-ı zamândır
Mîrâsına kondunsa
eger Bedrî tekrâr et
Söz kalmadı artık
saña yeter hatm-i güftâr et
Rahmeylese de yok
devâmı gel de inkâr et
Bir elde kalan göz
yaşını Remzî nisâr et
Mahrûm-ı emel
dîdelerin eşk-i revândır”
Yazarımızın ifade
ettikleri gibi, Bedri Yücesu’nun; ‘—ebcet hesabını’ iyi
bildiğini ve Üstat Necip Fazıl Kısakürek başta olmak üzere
birçok kişi veya olaya tarih düşürmüştür.
Mehmet Bedri
Yücesu, bizleri tekrar; --Harput’un zengin edebi,şiir ve
folklörü ile buluşturması önemlidir!.. Kanaatimce
Cumhuriyet Döneminin en anlamlı çalışması arasında, “—Dünü
ve Bugünüyle Harput” isimli kaynak eseri gösterebiliriz. Bu
eser, 1998 tarihinde yapılan çok geniş kapsamlı bir bilgi
şöleni olup, Doç. Dr. Fikret Karaman tarafından yayına
hazırlanmıştır.
Bu eserde yer alan
önemli çalışmalar arasında, “Harput’ta Yetişmiş Şairlerin
Dili” “Harput’ta Edebi Faaliyetin Dünü Bugünü””Harput’ta
Edebiyat ve Sözlü Folklör””Hoca Nusret Efendi ve Divanı””Harput’lu
Hacı Hayri Beyin Şiirlerinde Musiki” gibi önemli sempozyum
çalışmalarını görüyoruz.
Bu
çalışmalar bizlere, Harput’un çok canlı edebi hareketlere
sahne olduğunu ve dönemini etkileyen çok değerli eserleri
kazandırdığını gösteriyor. Her biri sahasında ayrı bir zirve
olan isimlerdir bunlar; Harputi Ömer Naimi Efendi, Harputi
Aşık Cefaiyi, Meluli, Luzumi,Zarif Rahmi Efendi, Hacı Hayri
Bey, Abdulhamit Nazmi(kambalakzade) Kemalettin Efendi, Rahmi
Hoca, Bedri Yücesi, Hacı Abdulkerim Efendi Sunguroğlu, Çeri
başı Ali Bey (Halk Şairi), Çeribaşı Mustafa Asım
Bey(H.Şairi), Ahmet Hamdi Harputi,Rahmi Harputi, Bedri
Çarsancaklı, Ali Haydar Bey, Mustafa Sabri Karacaoğlu, Hacı
Raşit Efendi, Şair Veysi, Muallim Sadi(şirinzade),İzzet Dede
vs.
Ve bunun gibi
onlarca isimler!.. Harput’ta, ‘—Nedim’in izleri’ vardır.
Harput’ta,
‘—Fuzuli’nin aşk
ritmini’ bulursunuz! 13 makamda bestelenmiş, 100’ün
üzerinde eser! Bir yazımızda; “—Harput’un bir yüzü Urfa’dır,
bir yüzü Kerkük” demiştik! Harput, kültürümüzün mayasının
çalındığı bir kaynak şehir özelliğine sahiptir.
Hoyratlarıyla, manileriyle sınırlarını o kadar
genişletmiştir ki; ‘—Tebriz Gülü’ mü veya ‘İstanbul
Beyefendisi’ mi, nasıl çağırırsanız çağırın, o sizlere,
‘—Kayabaşından cevap verecektir’
Bizleri hoş görünüz!.. Teşbihte hata olmaz derler ya; Bir
Mevlana ve bir Yunus edebiyatımızda iki ayrı zirve; iki ayrı
okyanustur!.. Harput’lu Bedri Yücesu ile Keban’lı Nimri
Dede’yi şiir tarzında, bu iki edebi okulun birer mensubu
olarak da yorumlayabilirsiniz. Veya biraz ötelere, Arapkir’e
uzanınız; Aşık Fehmi Gür, bu coğrafyanın en coşkulu bir halk
ozanıdır!.. Fethi Gemuhluoğlu, ismini Hazar Şiir
Akşamlarında yad etmiştik!.. Bu isim, ‘—bir aşk sembolü’
Harput’un, mayasında bu aşk, bu ilahi vecdi bizlere
yaşatanları bir daha rahmet ve minnetle burada anıyorum.