Savaştan
Sanata İpek (1450-1650
Yrd. Doç. Dr. Ümit Koç
Manas Yayıncılık, 2009, s.248, Elazığ
Doğu Asya’dan Batı Avrupa’ya ve hatta Latin Amerika’ya bir
dönemin adı ve medeniyetin sembolü olmuş ipeğin hikayesi
haklı olarak pek çok araştırmacının ilgisini çekmiş ve
sayısız çalışmaya kaynak teşkil ede gelmiştir. Konuyu tarihi
yönüyle tetkik ettiğimizde ilk dikkati çeken Türkçe
yayınlanan çalışmaların kısmen Selçuklu ve çok büyük
ekseriyetle Osmanlı dönemi Bursa ipekçiliğiyle sınırlı
oluşudur. Bu durum Türk ipekçilik tarihini çağdaşlarıyla
kıyaslanabilir olmaktan uzak, içe dönük bir dizi kısır
değerlendirmelere mahkum etmektedir. Önemli bir problem
olarak algıladığımız bu durumun aşılabilmesi ancak Türk
ipekçiliğinin hemen her aşamasının çağdaşlarıyla
kıyaslanarak yeniden değerlendirilmesiyle mümkün olacaktır.
Bu hassasiyetler mümkün olduğunca göz önünde bulundurularak
hazırlanan bu çalışmada, dut ağaçlarının yetiştirilme
alanları ve ipek böcekçiliği; ipeğin eğrilmesi ve dokunması
sürecinde kullanılan teknoloji ve bu teknolojinin
gelişiminde etkin unsurlar; iş gücü eğitimi ve istihdamı;
pazarlama koşulları ve nakliye; konjonktürün sunduğu
avantajlar ve dezavantajlar bir bütün olarak ele alınıp
değerlendirilmeye çalışılmıştır. Ancak böylesi geniş bir
sahada ve iki yüzyıl gibi oldukça uzun bir süreçte ipeğin
hikayesini anlatmak, ilk denemede başarıya ulaştırılabilecek
türden bir teşebbüs değildir. Bu nedenle konu geliştirilmeye
müsait ve hatta muhtaçtır.