4–6 Mayıs 2006
Tarihlerinin hafızalarda derin izler bırakacağına
inanıyorum. Elâzığ’da, MANAS YAYINLARI AÇILIŞ TÖRENİ
şehrimizde fikri ve edebi hareketliliğe yeni bir boyut
getireceği inancındayım.
Elâzığ’ın son
yirmi yılına şöyle bir baktığımızda; şehrimiz bütün
Türkiye’ye, ‘model..’ olabilecek faaliyetleri birbiri ardı
sıra gerçekleştirmiştir!. Bunda şüphesiz ki, Harput’un
taşıdığı tarihi misyonun zenginliğini zikretmeden geçmemiz
mümkün değil! Harput için şairlerimiz, “Asya’nın gül
bahçesi” diyebilmişse, bunu irdelemeliyiz. Fuzuli’nin,
Nedim’in eserlerinin Harput’ta bestelenerek günümüzde de,
icra edildiğini görüyorsak; gerçekten musikimiz açısından
da gıpta edilecek bu zenginliği net bir şekilde
yorumlamalıyız. Tarih, sebep ve sonuç ilişkileri arasında
beslenen bir ilimdir. ‘Harput Divan Şairleri..’ diyoruz..
Divan Şiiri, yüksek bir kültürü/saray kültürünü ihtiva
eder. Harput’un böyle bir kültüre sahip olması, İstanbul ile
olan bağların ne kadar güçlü olduğuna işarettir. Velhasıl,
Harput; Kültürümüzün Doğu ve Batı yüzünü çok sağlıklı bir
şekilde kıvamına getirerek özümsemiş, kültürümüzün köprü
ayağıdır!
Elâzığ’ın son
yirmi yılına, ‘--Anayurt uyanması..’ diyebiliriz. Elâzığ 1.
Kitap Fuarı, Uluslar arası Hazar Şiir Akşamları, Elâzığ 1.
Ekonomi Kurultayı ve Sanayi Fuarı, Türk Dünyası Hizmet
Ödülleri vs. gibi çok yüklü faaliyetler, bu şehri kendi
kabından taşırmıştır. Elâzığ’dan, vatan coğrafyasına, gönül
dünyamıza bir önemli pencere açılmıştır.
Şehir insanı
öncelikle; Türk Dünyasının önde gelen münevver kalemlerini
daha yakından tanımaya başlamıştır. Hazar, Türk Dünyasının;
‘edebi kurultayı..’ veya ‘şiir şölenine..’ dönmüştür. Şiire,
‘hikmetli söz..’ deriz. Kutsi hayalimin, ‘ilham kaynağı..’
deriz. Böyle bir kaynakla beslenen bir şehrin atmosferi
tabiatıyla değişecekti.
Dil’de, fikir’de,
İş’te birlik şuurunun feyziyle yıkanan bir şehir; bütün bu
faaliyetlerin içerisinde, Alperen ruhuyla çalışan fedakâr
insanların harcıyla yeni bir görevi yüklenecekti.
Bu tarihi görevin
adı, --MANAS YAYINCILIK!
MANAS, --iki yıl
önce kuruldu! Kısa zaman içerisinde, sanat ve edebiyat
dostlarını bir araya getiren edebi mahfil oldu! Bu çatı
altında; 15 günde, belirlenen değişik konular etrafında,
edebi sohbetler yapılmaya başlanıldı. Bu toplantılar güzel
hadiselere bir başlangıç oluyordu. Öyle ki, --bir kıvılcım
gönüllerde büyük yangınlara vesile olabiliyor! Ve de, --bir
ses bir büyük çığın kopmasını sağlayabiliyordu!.
MANAS YAYINCILIK,
Başta F.Ü. ‘de olmak üzere, akademik çevrelerimize; bu
şehrin münevver insanına gerekli mesajları vermeye
başlıyordu; --eser sizlerden, bizler hamallığa talibiz!..
Gayretler, hayrete kapı olsun!. Kapıları açacak anahtar,
‘--bilgi, hüner, marifet ise ona da varlığımızla amadeyiz’
deniyordu.
Doğu Anadolu’dan,
bütün Türkiye’ye en sıcak mesaj veriliyordu; “ilim bilim
demektir/ Hem kendini bilmektir/ Sen kendini bilmezsin/ Bu
ya nice okumaktır”
Elbette bu
milletin sahip olduğu bir boyası vardı, onun yoğrulduğu bir
harcı vardı, şu coğrafyayı bir kilime benzetirseniz,
--renkleri, desenleri,çizgileri ile bir ahenk teşkil edecek
bir üslubu mutlaka yakalamamız gerekiyordu!.
MANAS YAYINCILIK,
Elâzığ’dan sımsıcak bir pencereyi, onun üzerinde; şiir
başta olmak üzere birçok edebi türdeki eseri okuyucusu ile
buluşturarak açıyordu. Her eserde, bu şehrin insanı, onun
güzel dili, anne sütü kadar sıcak masalları, vakarlı
duruşunu anlatan kendi romanları, tertemiz lekesiz ecdat
hatıraları duyguları kabartacaktı, elbet!..
4–6 Mayıs
tarihleri arasında gerçekleştirilecek bu güzel
organizasyonda; Azerbaycan Yazarlar Birliği Başkanı Anar
Bey’in olmaları, Kültür Bakanı Müsteşarı Prof. Dr. Mustafa
İsen’in bulunmaları bir farklı zevk veriyor bizlere!
Anar Bey dedik…
İlk aklımıza ne geliyor, Azerbaycan Edebiyatı.. Fuzuli’den
Nesimi’ye, Ahmet Cevatlardan Hüseyin Cahitlere, Anar
Beylerden Bahtiyar Vahapzadelere kadar öylesine güçlü bir
soluk görüyoruz ki, bugün Azerbaycan’ı diri ve canlı tutan
hareket, aydınların hareketidir!. Aydınlar, o ülkenin tabir
yerinde ise, gök kubbede asılı duran ve kâinatımızı
aydınlatan yıldızlara benzerler.
Bu gönül rahatlığı
ve akıl ile vicdanı buluşturan şefkat yolculuğunda,
şüphesiz ki, huzura açılan kapıda, --kitap vardır!..
Türkiye, kendi içerisindeki zorlukları, --önce kendisine ait
eserleri okuyarak aşacaktır!. Bu inançla, coğrafyamızda
güzel günlerin, umut dolu yarınların bu milletle olmasını
canı yürekten diliyorum.